Hazırlayan: Feyza Birinci
Hamile kaldığınızda artık toplumdan en sık duyacağınız cümle “bol bol hareket et” cümlesidir. Doktorlar, ebeler, antrenörler hamileyken hareket etmenin sayısız yararından bahsederler. Peki gerçekten de hamilelik sırasında, doğum esnasında ya da sonrasında hareketin faydası görülmüş müdür? İşte şimdi size egzersiz yapan bir anne adayının normal doğum hikayesinden, yani kendi doğum hikayemden bahsedeceğim ve yazının sonunda cevabı bizzat sizden istiyor olacağım.
Normal Doğum Egzersizlerine Ne Zaman Başlanmalı?
25 yaşında beklenmeyen bir anda malum testte çift çizgi gören bir anne adayıydım. Çocukluğumdan yana hareketliydim ve birkaç spor branşı ile ilgilenerek hayatıma egzersizi katmıştım. Hareketli yanımı her an beslemeye devam ettiğim için belirli bir yaşa geldiğimde benim için egzersiz artık vazgeçilmez bir hale gelmişti. Hayatıma “hamilelik” tanımı girdiği andan itibaren ilk 3 ayımı yine hareket ederek ama ufak yürüyüşlerle, daha yavaş tempoda ve daha sakin geçirdim. Azıcık dans etmiş de olabilirim. (İlk trimesterda yani ilk 3 ayda bebeğin tutunması konusunda risk olduğu için doktor onayı almadan ve alanında uzmanlaşmış bir antrenör ile anlaşmadan egzersiz yapmayınız.)
İlk trimester bittiği andan itibaren de kontrollü olarak zumba, aerobik gibi egzersiz çeşitleriyle harekete geçtim. Mide bulantıları ve sürekli uyku hali gibi belirtilerin dışına sadece bu egzersiz zamanlarında çıkabildiğimi söyleyebilirim. Egzersiz yaptığım o 50 dakika hem hormonal olarak dengelenmeme hem de zihinsel olarak rahatlamama olanak vererek yolun başında daha mutlu bir anne adayı olmamı sağlamıştı bile. Çoğu zaman uzanılan o koltuktan kalkmak zor gelse de kalktığınız andan itibaren “iyi ki” demediğiniz tek bir an bile yoktur. Nitekim benim için de böyle oldu.
Pes etmeden ve aslında normal doğumu kolaylaştıran hareketler yaptığımı fark etmeden egzersizlerime devam ederken zaman su gibi geçti ve artık 38. haftada doğum için belirtiler başlamıştı. Nitekim haylaz bebeğim acele etmemeye karar vermiş olacak ki doktorum suni sancıyla başlatmaya karar verdi. Fakat sancıya meydan okuyan güçlü bir bedene sahip olduğumdan “Bana mısın?” demeden gülüyor, eğleniyor hatta uyuyor ve hatta kalkıp dans ediyordum. Doktor doğumun başladığını anlamak için yüzümde bir acı belirtisi bekliyordu fakat yoktu. Hiç unutmam ara ara kontrole geldiğinde “bari hamile gibi yürü ya” dediğini.
Tabi suni sancının bende herhangi bir acı belirtisi olmadığından kasılmaları da kontrol etmek istedi ama kasılmalarda da hiçbir sorun yoktu. “Güçlü karın kasların sayesinde sancıyı hissetmiyorsun.” dedi. Birkaç saat daha geçti ve artık bebeğim gelmeye karar vermiş olacak ki doğumhaneye inmek istedim. Ebe “hadi son 2 ıkınma derken 1 saat boyunca beni kandırsa da ilk doğumumu 1 saat içinde rahatlıkla yaptığım için herkes yüzüme “mucize” olmuş belirtileriyle bakıyordu. Tabi ben, ilk kez doğum yaptığımdan bundan bir haberdim. Normal doğum sonrası doktorum “Sana bunu hiç söylemedim fakat bu kadar egzersiz yapmasaydın fiziksel yapından ötürü normal doğumu böyle rahatlıkla yapamayacaktın.” demesiyle her ne kadar egzersizin faydalarından haberdar olsam da bu denli etkisine şaşırmadan edememiştim…
Evime döndüm, yeni düzene alışmaya çalıştım ve hayata “merhaba” diyen minik haylazla günler geçiverdi. Lohusalığımı genel itibariyle rahat geçirirken benim için tek problem; çok çalışarak-üreterek kendini ortaya koyan bir kadın olarak zamanı evde sakince geçiriyor olmamdı. İçimdeki pontansiyeli dışarı vuramamak zamanla benim için strese dönüştü ama bu stres yalnızca benle kalmıyor, meğersem minik haylaz da bunu hissederek huysuzlaşıyormuş. Buna son vermek için doğumdan sonra 25. günde zumba sınıfıma giderek işime geri döndüm ve stresimi atarak “mutlu anne=mutlu bebek” denklemini kurmaya başladım. Bu düzende devam ederek lohusalığımı da egzersiz sınıfımda uçuruverdim. Aynı zamanda hamileyken egzersiz yaptığım için çok da kilo almadığımdan, kendime rahatlama alanı olarak tanımladığım egzersiz sınıfımda, doğum sonrası kalan kilolarımı da vererek kendimi daha iyi hissetme oranımı ikiye katlamış oldum. Ve hala hayattan soyutlanmadan kendimi ifade etmeye, ortaya koymaya devam ederek ve sağlıklı ruh-beden-zihin üçlemesiyle minik yavruma ve ihtiyaçlarına yetecek o gücü içimde sonsuz oranda taşıdığımı hissederek çocuğumu büyütmeye devam ediyorum…
Normal doğumu kolaylaştıran hareketlerle birlikte; yapısı normal doğuma uygun olmayan bir anne, hamileliğin yorucu etkilerini elemine etmiş, daha az kilo almış, sağlıklı ve gelişen oksijen kapasitesiyle daha anne karnında evladına mükemmel beslenmeyi sağlamış, kendini mental olarak daha mutlu hissetmiş, ilk doğum olmasına rağmen zorlanmadan 1 saat içinde normal doğumunu yapmış ve doğum sonrası lohusalıkta egzersizine devam ederek fiziksel ve mental olarak hayatına kaldığı yerden devam etmiş , mutlu anne=mutlu bebek denklemini herşeyin başında sağlamış bir anne için en keyifli şekilde evladını büyütmekten başka geriye ne kalır ki?